![]() |
İngilizce geniş zaman konu anlatımı |
İngilizce öğrenenlerin en çok takıldığı ilk durağımıza geldik sonunda. Bir önceki dersimizde İngilizce şimdiki zaman yapısıyla zamanlar konusuna giriş yapmıştık. Şimdi sırada İngilizce geniş zaman konumuz var. Bu dersi anlamanız önemli. İngilizce geniş zaman konusu, İngilizcenin yüzde ellisini oluşturur desek abartmış olmayız. Çok geniş bir kullanım alanı vardır ve sıklıkla Şimdiki zaman ile karıştırılır. Bu dersten sonra geniş zaman ile ilgili aklınızdaki bütün soru işaretleri kalkacak.
Her zaman olduğu gibi olumlu cümle yapısı ve kullarla başlayalım. Cümlemize özne ile başlıyoruz, özneleri tekil ve çoğul olmak üzere iki grup olarak ele alıyoruz ancak 'I' öznesi tekil değil çoğul grupta yer alıyor.
- I go to school everyday : Her gün okula giderim.
- You play the piano very vell : Çok iyi piyano çalarsın.
- We watch TV in the evenings : Akşamları TV izleriz.
- They live in London : Onlar Londra'da yaşıyorlar.
- He works in a bank : O bankada çalışıyor.
- She plays tennis : O tenis oynar.
- It rains a lot in April : Nisan ayında çok yağmur yağar.
- It costs $20 : Bu, yirmi dolara mâl olur.
- (Do not / Don't)
- I don't go school : Okula gitmiyorum.
- You don't play piano : Sen piyano çalmıyorsun.
- We don't watch TV in the evenings : Akşamları televizyon izlemeyiz.
- They don't live in London : Onlar Londra'da yaşamıyorlar.
- (Does not / Doesn't)
- He doesn't work : O çalışmıyor.
- She doesn't play tennis : O tenis oynamıyor.
- It doesn't rain a lot in April : Nisan ayında çok yağmur yağmaz.
- Do I play football ? : Futbol oynar mıyım ?
- Do you like pizza ? : Pizza sever misin ?
- Do we like music ? : Müzik sever miyiz ?
- Do they work together ? : Birlikte çalışırlar mı ?
- Does he read books ? : Kitap okur mu ?
- Does she study English ? : İngilizce çalışır mı ?
- Does it need water ? : Suya ihtiyacı var mı ?
- He passes the exam easily : O sınavı kolayca geçer.
- She washes her hands frequently : O sık sık ellerini yıkar.
- It goes to the park every day : O her gün parka gider.
- He fixes his car on Sundays : O, cumartesi günleri arabasını tamir eder.
- The baby cries every night : Bebek her gece ağlıyor.
- A bird flies in the sky : Kuş gökyüzünde uçar.
- My mom worries abou me : Annem benim için endişelenir.
- She always says good morning : O, her zaman günaydın der.
- He enjoys watching movies : O, film izlemekten hoşlanır.
Kullanım Alanları:
- I wake up at seven o'clock every morning : Her sabah saat yedide uyanırım.
- She drinks coffee in the afternoon : O, öğleden sonraları kahve içer.
- They go to the cinema every Saturday : Onlar her cumartesi sinemaya gider.
- The sun rises in the east : Güneş doğudan doğar.
- Water boils at 100 degrees Celsius : Su 100 derecede kaynar.
- Birds fly : Kuşlar uçar.
- The train leaves at 6 pm. : Tren akşam 6'da kalkıyor.
- The movie starts at 8:30 : Film 8:20'da başlıyor.
- Our flight departs tomorrow morning : Uçağımız yarın sabah kalkıyor.
- I know the answer : Cevabı biliyorum.
- She likes chocolate : O çikolatayı sever.
- They belive in ghosts : Onlar hayaletlere inanırlar.
- We understand the problem : Problemi anlıyoruz.
- Always : Her zaman
- Usually : Genellikle
- Often Sıklıkla
- Sometimes : Bazen
- Occosionally : Ara sıra
- Rarely / Seldom : Nadiren
- Never : Asla
- Every day : Her gün
- Every week : Her hafta
- Every month : Her ay
- Every year : Her yıl
- Once : Bir kere
- Twice : İki kere
- Three times : Üç kere
- ...... Bu liste çok daha uzar
- She always drinks coffee in the morning : O, her zaman sabah kahve içer.
- We usually watch TV in the evening : Akşamları genellikle TV izleriz.
- He often goes to the gym : O, sık sık spor salonuna gider.
- I sometimes play tennis : Bazen tenis oynarım.
- They occosionally visit their grandparents : Ara sıra büyüklerini ziyaret ederler.
- She rarely eats fast food : O, nadiren fast food yer.
- He seldom drinks soda : O, nadiren soda içer.
- She never lies : O, asla yalan söylemez.
- I drink coffee in the mornings : Sabahları kahve içerim.
- We have a meeting in the afternoon : Öğleden sonra bir toplantımız var.
- She reeds a book in the evenings : Akşamları kitap okur.
- The stars shine at nights : Yıldızlar geceleri parlar.
- They study English every day : Onlar her gün İngilizce çalışır.
- She visits her parents ever week : O, her hafta ailesini ziyaret eder.
- I / You / We / They özneleri için 'have'
- He / She / It özneleri için 'has' kelimesini kullanıyoruz. Örnekleri inceleyelim.
- I have a new phone : Yeni bir telefonum var.
- You have a big house : Senin büyük bir evin var.
- We have a lot of homework : Bizim çok ödevimiz var.
- They have a car : Onların bir arabası var.
- He has a cat : Onun bir kedisi var.
- She has long hair : Onun uzun saçları var.
- It has sharp teeth : Onun keskin dişleri var.
- I don't have a bike : Bisikletim yok.
- They don't have a dog : Onların bir köpeği yok.
- He doesn't have a car : Onun bir arabası yok.
- She doesn't have a brother : Onun erkek kardeşi yok.
- Do you have a pet ? : Evcil hayvanın var mı ?
- Do they have a problem ? : Onların bir problemi mi var ?
- Does he have a computer ? : Onun bilgisayarı var mı ?
- Does she have blue eyes ? : Mavi gözleri var mı ?
- I like coffee : Kahveyi severim.
- I do like caoffee : Kahveyi gerçekten severim (bayılırım)
- She cares about her friends : O arkadaşlarına önem verir.
- She does care her friends : O arkadaşlarına çok önem verir. (Onları gerçekten önemser)
- You don't belive me, but I do know the answer : Bana inanmıyorsun ama cevabı gerçekten biliyorum.
0 Yorumlar